Lobiciler Antlaşması

Amerika Birleşik Devletleri hükümeti ve Avrupa Komisyonu

Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı'na (TTIP) ek olarak

Endüstri lobicilerine işbu antlaşma ile demokratik karar süreçlerini şimdi ve gelecekte kısıtlandırabilmeleri için aşağıdaki kuvvetlerin teslimini vakaretle temin eder:

[DE] [FR] [IT]

*İşverenler demokratik olarak seçilmiş hükümetlerimizin aldığı veya planladığı herhangi bir karara yasal olarak karşı çıkabilirler.

Şu anda AB ve ABD vatandaşları ve şirketler hükümetlerini yerel mahkemelerde dava edebilmekteler. Fakat eğer şu anki AB teklifleri onaylanırsa, TTIP yatırımcıdan-devlete ihtilaf çözümlemesi (ISDS) fıkraları içerecek. Bu fıkralar yabancı yatırımcılara (çokuluslu şirketlere) fazladan haklar, vatandaşlarda olmayan haklar verecek.

AB ve ABD şirketlere bu hakları verirken mahkemelerin ISDS haklarını giderek daha geniş yorumladıklarını çok iyi bilmekte. Hatta bu haklar artık gelecekte beklenen kârları da içerecek. Yasalarda yapılacak değişiklikler çokuluslu şirketlerin beklenenden düşük kâr elde etmesine yol açarsa özel mahkemeler (ulusal mahkeme sistemlerinin tamamen dışında bulunan mahkemeler) yoluyla devletleri dava etme hakkı vermekte. Çokuluslu şirketler ISDS'i kullanarak çevre koruma yasalarına, sağlık ve özel hayatı koruma politikalarına, telif hakkı ve patent yasasında yapılacak değişikliklere karşı çıkabilecek.

Avrupa Komisyonu ve Avrupa Konseyi Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı'nda (TTIP veya TAFTA) geniş ve belirsiz korumalar istemekte: "Antlaşma'nın yatırım korunma bölümü yatırımcılar ve telif hakları dahil yatırımlarını geniş çapta içermelidir, bu yatırımlar Antlaşma'nın devreye girdiği tarihin öncesinde veya sonrasında yapılmış olabilir." (AB Konseyi, 2013)(.doc dosyası) AB ve ABD arasında yapılan bir anlaşmada böyle korumalar yapmak için ne yasal, ne pratik, ne mali ne de idari bir gerekçe bulunmakta.

*Yasalara bu şekilde karşı çıkılması, hükümetlerin değil işverenlerin belirlediği kurallara göre işleyecektir.

Çokuluslu şirketler artık yerel mahkeme sistemini kullanmak zorunda olmayacak. ISDS davacıları, "iş" bulmak üzere birbiriyle rekabet eden avukatların oluşturacağı uluslararası mahkemeler arasından seçerek dava açabilecekler. ISDS mahkemeleri genelde üç arabulucudan oluşmakta. Bu mahkemeler yerel mahkeme sisteminin dışında ve üzerinde konumlandırılmakta. Açılacak davanın hangi arabulucu kuralları altında kararlaştırılacağını davacı seçmekte (sadece şirketler şikayette bulunabilmekte).

Avrupa Komisyonu ve Konseyi yatırımcıların "Üye Devletlerin ikili yatırım antlaşmalarında halihazırda mümkün olduğu kadar geniş bir arabuluculuk forumunu" kullanabilmesini istemekte. (AB Konseyi, 2013)(.doc dosyası) Avrupa Şirketler İşleme Grubu (CEO) bunun Uluslararası Ticaret Odası'nın (ICC) yapacağı arabuluculuğu da içerebileceğini belirtmekte, bunun "dünyanın en etkili ticari lobi gruplarından biri" olmasına rağmen. "Böyle bir işveren yapısı gerçekten yatırımcı-devlet ihtilafları için tarafsız bir forum olarak görülebilir mi?"

*İşverenlerin demokratik olarak seçilmiş hükümetlerimizden uğradıkları yüksek zararları ve hatta kararların tersine çevrilmesini isteme hakları olacak.

Uluslararası arabuluculukta talep edilen zararlar çok yüksek. Örneğin Japonya'daki nükleer felaketin ardından Almanya hükümeti iki nükleer reaktörü kapatma kararı aldı. İsveçli Vattenfall şirketi şimdi yatırımcıdan-devlete ihtilaf çözümlemesini kullanarak 3.7 milyar avro istemekte.
Kanada ile ticari anlaşma taslağında Avrupa Komisyonu "ilgili tedbirin feshi"ni içermeyi önerdi (yani mahkemeler hükümet kararlarını geri çevirme gücüne sahip olacak). Bu ticari anlaşma taslağı AB-ABD ticari anlaşmasına bir model oluşturabilir.

*Mahkemelerdeki arabulucular (yani mahkemelerdeki "yargıç"lar) aynı zamanda yürüttükleri herhangi bir davada taraf olan işverenlerle çalışabilecekler.

Uluslararası arabuluculuğun her tarafından çıkar çatışmaları akmakta. Avrupa Komisyonu'nun usulen önerdiği tüzükte takip ve yaptırım mekanizmaları yok, bütünüyle anlamsız ve kozmetik bir "emniyet" sağlanmakta.

*İşverenler davaları başarıya ulaştığında yüksek masraflarını vergi verenlerden karşılama hakkına sahiptir.

Yatırımcı-devlet ihtilaflarının yasal masrafları ortalama 8 milyon, bazı davalarda 30 milyon doları aşmakta; ve her zaman kazanan tarafa verilmemekte. Bulgaristan, kendisini dava eden bir şirketin sahteci faaliyet gösterdiğini iddia ettiği bir davayı kazandıktan sonra 6,243,357$ yasal ücret ödemek zorunda bırakılmıştı (Plama Consortium-Bulgaristan davası).



*İşverenler verilerinin, hisselerinin, kârlarının, kâr marjlarının, ticari markalarının, patentlerinin, telif veya servet addettikleri diğer herhangi bir şeyin demokratik olarak seçilmiş hükümetlerimizin kararlaştırdığı veya planladığı yönetmeliklerle baltalandığını görürlerse veya baltalanma potansiyeli algılarlarsa hükümeti dava edebilirler -veya dava tehdidi ile lobi baskısı yaratabilirler.

Yukarıda belirttiğimiz gibi Avrupa Komisyonu ve Konseyi ABD ile yapılacak anlaşmada yatırımcılar için telif hakları da dahil geniş korumalar istemekte.
Kanada ilaca daha iyi erişim sağlanması için patent sisteminde bazı küçük ayarlamalar yaptı. Bunun kârlarda yaratacağı olası düşüşleri "telafi" etmek için Amerika Birleşik Devletleri ilaç şirketi Eli Lilly şu anda ISDS arabuluculuğu ile 500 milyon dolar talep etmekte.

*İşverenler ulusal mahkemelerin demokratik olarak onaylanmış kurallar çerçevesinde verdiği meşru cezalar sonucu kaybettikleri kârlar için demokratik olarak seçilmiş hükümetlerimizi dava edebilecekler. Böyle bir hak asla vatandaşlarımıza verilmez, verilemez.

ISDS fıkraları çokuluslu şirketlere yerel korumaların üzerinde fazladan haklar vermekte. Ekvadorlu bir mahkeme Chevron'u petrol kuyuları ile Amazon yağmur ormanlarında sebep olduğu zehirlenmeye karşılık 18 milyar dolar ödemesine karar verdi. Chevron yatırımcıdan-devlete ihtilaf çözümlemesini kullanarak bu karara karşı çıkmakta.

*İşverenler açtıkları davaları girişim sermayesi fonlarına satabilirler, bu durum hükümetlerimiz aleyhine açılacak spekülatif ve temelsiz davaların sayısını artıracak olsa bile.

CEO ve TNI, 2012'nin 5. bölümüne bakınız: Adaletsizlik üzerine spekülasyon: Yatırım ihtilaflarının üçüncü taraflarca fonlanması.

*Bu mahkemeler yüce divanlarımızın kararlarını geri çevirebilirler.

Yerel mahkeme sisteminin dışında ve üzerinde konumlanan bu mahkemeler, egemen devletlerimizin temel yasal hükümlerini koruması gereken yüce divanlarımızın üzerinde. Avustralya tütün paketlemesine sağlık uyarıları getirdi. Tütün şirketi Philip Morris ticari markalarının değer kaybettiğini iddia ederek yerel mahkemede Avustralya'yı dava etti. Philip Morris yerel davaları kaybetti ve bir ISDS davası açtı.

*Hükümetler işbu antlaşma ile diğer antlaşmalarda da bu Lobici Antlaşması için emsaller oluşturmayı vakaretle temin ederler.

AB Komisyonu ve Konseyi bundan sonraki bütün AB ticaret ve yatırım anlaşmalarına ISDS'i dahil etmek istemekte.

AB Üye Devletleri imzaladıkları birçok ikili yatırım anlaşmasında yatırımcıdan-devlete ihtilaf çözümlemesi fıkraları eklemişlerdi, ama Lizbon Antlaşması'ndan beri AB güç kazandı. Şu andan itibaren Avrupa Komisyonu müzakere edecek ve Avrupa Meclisi ve Üye Devletler veto edebilecek. Avrupa Meclisi ISDS'i eleştirmekte. Şu an AB Meclisi işin içindeyken yatırımcı korumalarını reforme etmek için bir şansımız olabilir.

ABD yatırımcıdan-devlete ihtilaf çözümlemesi fıkraları içeren birçok anlaşma imzaladı. Ayrıca şu an müzakere edilen Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı'nda (TTIP) da yatırımcı korumaları istemekteler.

Avrupa Komisyonu, ABD şirketlerinin Avrupalı şirketlerden aşırı derecede daha kavgacı olduğunu bile bile bu yaklaşımı desteklemekte -Avrupa Komisyonu Avrupalı vatandaşların ve Avrupalı işverenlerin aleyhine ABD şirketlerinin çıkarlarını desteklemekte!

Yukarıda tariflenen meselelerin ölçeği ve hacmine dair detaylı bilgi edinmek için 10 Nisan 2013 tarihli Ticaret ve Gelişme Üzerine Birleşmiş Milletler Konferansı'ndan "2012'de türeyen uluslararası ihtilafların sayısı"na bakınız.

Bu belge Ulusaşırı Enstitü'den uzman girdisi ile Avrupa Dijital Haklar tarafından hazırlandı ve Alternatif Bilişim tarafından türkçeye çevrildi.